çekte rehin cirosu

Çekte Rehin Cirosu Yapılamaz

Sizlerle icra hukuku alanında Yargıtay’ın vermiş olduğu önemli bir kararı sizlerle paylaşıyoruz. İlgili kararda, çekte rehin cirosu yapılamayacağı kararı verilmiş olup; çekin sadece tahsil yahut temlik cirosuyla verilmesinin mümkün olduğuna ilişkin hüküm kurulmuştur. Yazımızın devamında Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun güncel tarihli kararı mevcuttur.

                      T.C.
               YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas No: 2017/19-817
Karar No: 2018/1145
Karar Tarihi: 30.05.2018

>>MENFİ TESPİT DAVASI –ÇEKTE REHİN CİROSU YAPILMAYACAĞI-ÇEKİN SADECE TAHSİL VEYA TEMLİK CİROSUYLA VERİLMESİ MÜMKÜN OLUP YASADA ÇEKLERE UYGULANACAK POLİÇE HÜKÜMLERİNİN SAYILDIĞI MADDEDE REHİN CİROSUNA BİR ATIF YAPILMADIĞI, ÇEKTE REHİN CİROSU YAPABİLMEK YOLUNUN KAPATILMASININ SEBEBİNİN ÇEKİN BİR ÖDEME VASITASI OLMASI OLDUĞU.

6762/m.601,730

ÖZET : Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Çekte rehin cirosu yapılamaz. Çekin sadece tahsil veya temlik cirosuyla verilmesi mümkündür. Çeklere uygulanacak poliçe hükümlerinin sayıldığı maddede rehin cirosuna dair bir atıf yapılmamıştır. Çekte rehin cirosu yapabilmek yolunun kapatılmasının sebebi, çekin, bir ödeme vasıtası olmasıdır.

Kısa süre içinde ödenmesi şart bulunan bir senedin, teminat kabilinden ciro edilmesi uygun görülmemiştir. Bir ödeme vasıtası olarak ibraz edildiği anda ödenmesi gereken çek bedelinin tahsil edilip rehnolunmasının, daha devamlı ve emin bir teminat teşkil edeceği tabiidir. Çekte ancak tahsil veya temlik cirosu yapılabileceği,

davaya konu yapılan çekin lehtarı tarafından yapılan ciroda yer alan “emrine ödeyiniz” ibaresinden de anlaşılacağı gibi, çekin rehin cirosu ile devredilmediği, kredinin teminat alınarak kullandırılacağına dair yapılan genel ifadelerin de çekin rehin cirosu ile devredildiğini göstermeyeceği sonucuna varılmıştır. Mahkemece, açıklanan yönler gözetilmeden yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.

DAVA : Taraflar arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 26.12.2012 gün ve 2011/598 E.-2012/532 K. sayılı karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 16.05.2013 gün ve 2013/6079 E., 2013/9106 K. sayılı kararı ile;

“…Davacı vekili, müvekkili ile dava dışı… Gıda Ltd.Şti. arasında imzalanan protokol gereğince müvekkilinin dava dışı şirketten kamyonet malzemesi alacağını, karşılığında müvekkilinin davaya konu çeki verdiğini, ancak dava dışı şirketin söz konusu malları teslim etmediğini, bu sebeple bononun bedelsiz kaldığını, çekin davalıda olduğunu ve takibe konulduğunu oysa davalının iyi niyetli hamil olmadığını zira çek ile rehin cirosu yapılamayacağını belirterek müvekkilinin bu çekten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, müvekkilinin iyi niyetli hamil olduğunu, bu çekin kredi borcuna teminat amacıyla verildiğini çekin arkasındaki cironun rehin cirosu olduğunun davacının iddiası olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, cevap ve toplanan deliller doğrultusunda 26.12.2008 keşide tarihli 29.950.TL bedelli çekten dolayı davacının dava dışı… Ltd.Şti.ne borçlu olmadığının tespit edildiği, yine dava dışı bu şirket tarafından davalı bankaya kredi borcuna teminat olarak verildiğinin yazılı belge ile sabit olduğu, bu sebeple TTK’nun 730/1-4. maddesi uyarınca çekte rehin cirosunun olamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 Sayılı TTK’nun 601.maddesine göre rehin cirosu “bedeli teminattır”, “bedeli rehindir” veya bunlara uygun bir ibarenin senede yazılması ve altının meşru hamil tarafından imzalanıp senedin rehnalana teslimi ile oluşur.

Senette yukarda açıklanan ibarelerden birinin yer almaması halinde senedin rehin cirosu ile değil temlik cirosu ile verildiği kabul edilmelidir. Dava konusu çekin lehtarı tarafından yapılan ciro da çekin davalı banka “emrine ödeyiniz” ibaresi yer almakta olup ibarede çekin rehin cirosu ile devredilmediğini göstermektedir.

Mahkemenin gerekçesinde yer alan 20.08.2008 tarihli karar föyünde davaya konu çek belirtilmiştir. Genel olarak kredinin teminat alınarak kullandırılacağına dair açıklamalar davaya konu çekin de rehin cirosu ile verildiğini göstermez. Mahkemece, açıklanan yönler gözetilmeden yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir …”

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.

Davacı vekili müvekkili ile dava dışı şirket arasında kamyonet malzemesi alımı konusunda protokol imzalandığını, müvekkilinin bu amaçla verdiği çekin malın teslim edilmemesi nedeni ile bedelsiz kalmasına rağmen çeki elinde bulunduran davalı tarafından icra takibine konu edildiğini, çekte rehin cirosu yapılamayacağını ve davalının iyi niyetli hamil olmadığını belirterek müvekkilinin 26.12.2008 tarihli çekten ötürü borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili müvekkilinin iyi niyetli hamil olduğunu, çekin kredi borcuna karşılık teminat olarak verildiğini ve cironun rehin cirosu olduğu iddiasının soyut nitelikte olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı banka vekilinin temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.

Yerel Mahkemece önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme kararı davalı banka vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık: davaya konu çek üzerindeki cironun hangi amaçla yapıldığı ( temlik, rehin vs. ), burada varılacak sonuca göre davacının menfi tespit isteminin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konu ile ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde fayda vardır.

( İşlem tarihinde yürürlükte bulunan ) 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 601. maddesi:

“Ciro, “Bedeli teminattır”, “Bedeli rehindir” ibarelerini yahut terhini ifade eden diğer herhangi bir kaydı ihtiva ederse, hamil poliçeden doğan bütün hakları kullanabilir; fakat kendisi tarafından yapılan bir ciro ancak tahsil cirosu hükmündedir.

Poliçeden mesul olanlar, kendileriyle ciranta arasında doğrudan doğruya mevcut olan münasebetlere dayanan defileri hamile karşı ileri süremezler; meğer ki, hamil poliçeyi iktisabederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.” hükmünü içermektedir.

Aynı Kanunun 730. maddesinde ise poliçeye dair bazı hükümlerin çekler hakkında da uygulanacağı belirtilmiş olup, adı geçen maddede rehin cirosu ile ilgili olarak 601. maddeye yapılmış bir atıf bulunmamaktadır.

“Çekte rehin cirosu yapılamaz. Çekin sadece tahsil veya temlik cirosuyla verilmesi mümkündür. Çeklere uygulanacak poliçe hükümlerinin sayıldığı maddede rehin cirosuna dair bir atıf yapılmamıştır.

Çekte rehin cirosu yapabilmek yolunun kapatılmasının sebebi, çekin, bir ödeme vasıtası olmasıdır. Kısa süre içinde ( vadeli! ) ödenmesi şart bulunan bir senedin, teminat kabilinden ciro edilmesi uygun görülmemiştir. Bir ödeme vasıtası olarak ibraz edildiği anda ödenmesi gereken çek bedelinin tahsil edilip rehnolunmasının, daha devamlı ve emin bir teminat teşkil edeceği tabiidir.

Aynı şekilde çekin, Türk Medeni Kanunu’nun rehne dair hükümlerinden yararlanılarak rehnedilmesi imkânı da vardır” ( Öztan, F:Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara 2012,s.278 vd. ).

Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, çekte ancak tahsil veya temlik cirosu yapılabileceği, davaya konu yapılan çekin lehtarı tarafından yapılan ciroda yer alan “ emrine ödeyiniz” ibaresinden de anlaşılacağı gibi, çekin rehin cirosu ile devredilmediği, kredinin teminat alınarak kullandırılacağına dair yapılan genel ifadelerin de çekin rehin cirosu ile devredildiğini göstermeyeceği sonucuna varılmıştır.

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında çekte rehin cirosu ile devri mümkün olmadığı, ancak davalı bankanın çeki bu amaçla aldığının kabulü hâlinde ve çekin davalı bankaya geçiş tarihinin 20.08.2008 tarihinden önce olması durumunda gizli ( örtülü ) rehin cironun varlığından söz edilebileceği yönünde görüş ileri sürülmüş ise de, bu görüş yukarda açıklanan sebeplerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.

Hâl böyle olunca Yerel Mahkemece Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyularak karar verilmesi gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu sebeple direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA. İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana iadesine, tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.05.2018 gününde oy çokluğuyla karar verildi.

Yorum ve Soru Alanı

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir