Gayrimenkul avukatı, tapu avukatı ve tarla arsa avukatı olarak nitelendirilen genel manada tapu iptali ve tescili başta olmak üzere gayrimenkul hukuku alanında çalışan hukuk büromuzda sizlere hizmet vermekten mutluluk duyarız. Tarla arsa avukatı olarak sizlere emsal bir karar sunmaktayız. Bursa Gayrimenkul Avukatı hakkında daha detaylı bilgi alabilir ve iletişime geçebilirsiniz.
T.C YARGITAY
14.Hukuk Dairesi
Esas: 2018/ 1599
Karar: 2019 / 6394
Karar Tarihi: 09.10.2019
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 04.09.2014 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil veya tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın tapu iptali tescil talebinin reddine, tazminat isteminin kabulüne dair verilen 08.10.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, yüklenicinin temlikine dayanan tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili; … Noterliğinin 20.04.2011 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile 1457 ada 9 parselde. Kayıtlı taşınmazda davalı yüklenicilere isabet eden 3 numaralı bağımsız bölümü müvekkilinin satın aldığını belirterek. Davalı arsa sahibi adına kayıtlı tapunun iptali ile davacı adına tescili talebinde bulunmuştur.
Mahkemece davacının tapu iptali ve tescil talebinin reddine, tazminat isteminin kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Arsa maliki ile yüklenici arasında düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince, yükleniciden bağımsız bölüm temlik alınmasına dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davaları ile ilgili olarak kanunlarımızda bir düzenleme mevcut olmadığından bu konulardaki uyuşmazlıkların çözümünde uygulanan 30.09.1988 tarihli ve 1987/2, 1988/2 sayılı Yargıtay İBBGK ile “Tapuda kayıtlı bir taşınmazın mülkiyetini devir borcu doğuran ve ancak yasanın öngördüğü biçim koşullarına uygun olarak yapılmadığından geçersiz bulunan sözleşmeye dayanılarak açılan bir cebri tescil davasının kural olarak kabul edilemeyeceği, bununla beraber Kat Mülkiyeti Kanununa tâbi olmak üzere yapımına başlanılan taşınmazdan, bağımsız bölüm satımına ilişkin geçerli bir sözleşme bulunmasa dahi tarafların bağımsız bölüm satımında anlaşarak alıcının tüm borçlarını eda etmesi ve satıcının da bağımsız bölümü teslim ederek alıcının onu malik gibi kullanmasına rıza göstermesine rağmen, satıcının tapuda mülkiyetin devrine yanaşmaması hallerinde olayın özelliğine göre Medenî Kanunun 2. maddesi gözetilerek açılan tescil davasının kabul edilebileceği” benimsenmiştir.
Yüklenicinin, arsa payı karşılığı inşaat yapmakta olduğu veya arsa sahibinin aynı zamanda yüklenici sıfatıyla hareket ederek. (Yapsatçı konumunda) inşa etmekte olduğu binalardan bağımsız bölüm satın alınması halinde. Türk Borçlar Kanununun 184. maddesi gereğince üçüncü kişiye yapılacak temlikin yazılı olması yeterlidir. Bu gibi davalarda arsa sahipleri ile yüklenici arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğunun kabulü gerekir.
Somut olayda; davacı yüklenici temlikine dayalı sözleşme ile dava konusu daireyi satın almıştır. Ancak sözleşme akidi … ölü olduğu halde mirasçıları davada taraf değildir. Her ne kadar 30.12.2014 tarihli celsede adı geçen davalı yönünden ölü olduğu anlaşıldığından tefrik kararı verilmişse de. Dosyanın tefrik edildiğine ilişkin bilgi ve belgeye dosya içerisinde rastlanılmamıştır.
HMK’nın “Tarafta iradî değişiklik” başlıklı 124. maddesi gereğince; bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir.
TMK’nın 28. maddesinde ise; gerçek kişinin ölümüyle medeni haklardan yararlanma ehliyeti ve buna bağlı olarak da taraf ehliyetinin sona ereceği belirtilmiştir. Dava tarihinden önce ölüm nedeniyle şahsiyeti son bulan kişi taraf ehliyetini yitireceğinden aleyhine dava açılamaz ise de; yukarıda belirtildiği üzere maddi hatadan dolayı muhatabın yanlış gösterilmesi, davacının tüm özeni göstermesine rağmen dava açacağı kişiyi doğru tespit edememesi, kısa süre önce kendisiyle işlem yapılmış ya da sadece vekiliyle muhatap olunmuş bir işlemden sonra muhatabın ölmesi durumlarında yanlış taraf gösterilmesi dürüstlük kuralına aykırı değilse ortaya çıkan dava ilişkisi sebebiyle daha üstün bir yarar dikkate alınarak yargılamaya gerçek tarafla devam edilmelidir.
Dosya içerisindeki mirasçılık belgesinden davalı yüklenicinin dava açılmadan önce 13.02.2012 günü vefat ettiği anlaşılmaktadır. Davacının dürüstlük kurallarına aykırı olarak ölü kişi aleyhine dava açtığına dair bir kanıtın sunulmadığı, ölü kişiye yöneltilen husumetin maddi bir hatadan kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle, vefat eden yüklenicinin mirasçılık belgesi ile saptanan tüm mirasçılarının davaya dahil edilerek dava dilekçesinin tebliği ile taraf teşkili sağlanmak suretiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmadan yargılamaya devamla hüküm kurulması doğru görülmemiş hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, davacı tüketici harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 09.10.2019 gününde oy birliği ile karar verildi.
Anahtar kelimeler: bursa avukat, gayrimenkul avukatı, tapu avukatı, arsa avukatı
Yorum ve Soru Alanı